ÜNSAL OSKAY - page 9

Çok iyi de bir ha�za var.
G.A: Tabii, müthiş yani. Bilim, felsefe, sanat
ne ayrın�lar... Sanki okuduğu hiçbir şeyi
unutmamış. Ki unutmamış. Biz unutuyoruz.
Bunda Ünsal Hoca kuşağının etkisi var mı?
A.A: 1960'lı yıllarda asistanlığa başladı Ünsal
hoca. Üniversitenin neredeyse en iyi olduğu
zamanlar. Kuşağın da etkisi çok büyük.
G.A: Okumak teşvik ediliyor. Şimdi bize
okumayın diye her şey yapılıyor.
A.A: O kuşaktan çıkan arkadaşları da
öyleydi. Ahmet Oktaylar falan. Aydının
mesafe koymasına hep eleş�rel bak�.
Haya�nızda bir karşılığı yoksa bunun hiçbir
anlamı yoktu. Hep bunu işaret etmek ister
gibiydi. O aınlarında herkesle konuşurdu. Bu
çok büyük bir hayranlığımı kazanmış�r.
Konuşmadığı insan yoktu.
G.A: Ben onu tanıdıktan sonra o ar�k bu
dünyada olsun olmasın ömrümün sonuna
kadar bütün günlerime damgasını vurdu.
Hiçbir rakı masam yok ki Ünsal Hoca'nın adı
geçmesin. Bir yerde yazmış�m ben onu. Bir
an�k çağ filozofu için söyleniyor da ben ona
uyarlayarak söylemiş�m. Öylesine içine
almış ki bütün dünyayı, insan gerçekliğini,
ona dair meseleleri, hangi
konudan
bahsedersen et bir yerden çıkıyor elini
uza�yor sana. Kendisini orada hisse�riyor.
Her şeyde izi var yani..
Mutlaka. Bir şey çakmış kafana, bir laf, bir
anekdot. Mutlaka çıkıyor, geliyor ve elini
uza�yor sana. Tutuyorsun. O emekli olup
Beykent Üniversitesi'ne gitmiş�. Ha�ada en
az bir gün mutlaka ziyare�ne giderdim.
Bazen dersine de girerdim. İnanın yanından
hep böyle bir cüretle çıkardım. "Evet,
dünyaya karşı haklıyız, doğruyuz, devam"
gibi bir cesaret verirdi. Hani duşa girersiniz
ya çamuru kiri
tozu arındırırsınız
bedeninizden, sanki ruhum duş alıyordu
onun yanından çıkınca. Her şey ışıklı
geliyordu. Her şey mümkündü. O özelliği çok
iyiydi. Ümitsizlik kesinlikle yoktu.
Benim ondan bilgi teorisi olarak öğrendiğim
şey de, yazdığım her şeyde de bunu
uygulamaya çalışıyorum, şudur:
gerçeklikle
hilesizce yüzleşme.
Bunu çok söylerdi.
Yazılarında da vardı. Gerçekten çok
benimsedi. Bu Ka�alar, Dostoyevskiler
falan... Tutuyor insanın kafasından sokuyor,
"Bak sen böyle bir bok çukurunda
yaşıyorsun, bunu gör" diyor. Ama orada da
bırakmaz, kaldırır, "Böyle de bir yol var" der.
"Tercih senin" der bırakır. Dünyayı bütün
kötülükleriyle eksiksiz yüzleş�r; bilimin,
sana�n, felsefenin işi budur. Ama orada
bırakmaz, ümidi de ver insana. Ha bu pisliği
iyi tanıyacaksın ki nasıl temizleneceğini de
öyle bileceksin. Bunu aşılardı mesela. O
sohbetlere gi�ğimde öyle çıkardım ben. Çok
kederli şeylerden bahsederdi. Türkiye, dünya
meselesi, poli�ka, şu, bu ama öyle güzel
çıkardık ki; yemek yemişiz çay içmişiz
hocamla, oh sohbet, muhabbet... Bambaşka
görüyordum yani. Çok yalnız kaldım onu da
söyleyeyim. Bunu yapamıyorum, çok eksiklik
duyuyorum.
1,2,3,4,5,6,7,8 10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,...38
Powered by FlippingBook