ÜNSAL OSKAY - page 11

A.A: Gökselin söylediği şey çok önemli.
Dünyanın bütün kötülüğüne rağmen yine de
haya�n yaşanmaya değer olduğu fikrini
aşılardı.
Umut ilkesinin ete kemiğe
bürünmüş haliydi. Yani ne olursa olsun
haya�n daha güzel olabileceğine dair inancı
hiçbir zaman bırakmadı ama Marx'ın
"Alda�cı iyimserlik en kötü kötümserlik�r."
sözünü de çok severdi. Tüm kötülüklere
rağmen gerekirse haya�n yaşanmaya değer
olduğunu savunur,
insanların ölecek
olmasına rağmen gene de haya�n
yaşanmaya değer olduğunu söylerdi. Çünkü
çok fazla güzel şey olduğunu söylerdi.
Kadınlar, çocuklar, sanat... bütün bu
güzelliklerden bahsederdi. Güzel şeyler
anla�rdı bize.
Siz de ar�k ders veriyorsunuz, peki onun
etkisini yansıtabiliyor musunuz? Onun
daha öğrenci odaklı ve dışarıdan çok
eğlenceli duran ama öte yandan çok da
unutulmayacak şeyler veren bir hoca profili
var. Bunun aynısını siz kendi öğrencilerinize
geçirebiliyor musunuz?
G.A: Onu öğrencilere sormak lazım. Ben
kendi adıma kesinlikle taklit etmeye
çalışıyorum, i�raf edeyim. Keşke elimden
gelse de onun gibi olsam; Ders işleme
tekniği
açısından.
Gerçekten hoşuma
gidiyordu. Ben de aynı şekilde ders
anlatmaya özen gösteriyorum. Hem merak
uyandırsın, hem sıkılmasınlar, hem de
bilgilensinler. Hayata, insana, dünyaya karşı
merak uyansın çocuklarda. O kitapları
okusunlar, öğrensinler. Dersin içeriğini öyle
yapmaya çalışıyorum çünkü gerçekten öyle
olunca insana bir faydası oluyor. Ben
kendimde onu gördüm. Ünsal hocanın
derslerinden çık�ysam, benim derslerimden
de hasbelkader olabiliyorsa böyle insanlar
çıksın. O yüzden bu şekilde öykünüyorum.
Jes�ne, mimiğine mümkün değil, o biricik
zaten. Onu yapamazsın ama hocalığına
özeniyorum.
A.A: Tecessüs mesela. Merak. Eskilerin çok
kullandığı bir terim. Ünsal Hoca çok
önemserdi bu kavramı. Tecessüs duygusuna
sahip olmalısınız derdi. Ben bugün derste
kullandım bunu, benim sevdiğim bir hocam
kullanırdı diye. Tecessüs sahibi olmak
gerekir. Kitaplar vardır mesela arkadaşlara
okumaları
için.
Camus'dan Yabancı,
Dostoyevski'den Karamazov Kardeşler falan.
Hemen bundan sonra bunu ekledim.
Üniversiteli olmak bu demek. Tolstoy
okumak, Dostoyevski okumak. Dersler falan
çok önemli değil. Önemli olan, kalıcı olan
onlar. "Mısır piramidi gibi adamlar. Sen oku
ya da okuma, onlar ayakta duracak" derdi
Dostoyevski ve Tolstoy için.
Özgeçmişine bakınca kitaplar, çeviriler,
ortaya çok akademik bir tablo çıkıyor. Onu
tanıyan insanlardan dinlemeye başlayınca
hem toplum önünde çok kültürlü bir adam
orada duruyor, bir yandan da kalbi çok hisli
atan, çok samimi bir adam var. Paylaşım
duygusu da çok yüksek.
G.A: Bir şey okuyor mesela evde, bir şey
takılıyor kafasına veya heyecanlanıyor
okuduğu cümleye beni arıyor, "Efendim
hocam" diyorum, bir şey oldu sanıyorum.
"Ya, şunu bir dinle" diyor, okuduğu cümleyi
okuyor bana. "Ne muhteşem" diyor.
1...,2,3,4,5,6,7,8,9,10 12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,...38
Powered by FlippingBook