ÜNSAL OSKAY - page 35

Vosvosta Guns N'Roses
Ergenlik çağımda, babamın vosvosuyla Bodrum'daydık. Ben de o
zamanlar rock müziğe merak salmış, arabada sürekli Guns N'Roses
dinliyordum. 'Welcome to the Jungle' diye elektrogitar ağırlıklı hızlı
bir şarkıyı birkaç kez üst üste çaldığımda birdenbire kasedi teypten
çıkardı. Hızını alamayıp torpido gözündeki diğer kasetlerimi de aldı,
"Yeter yav yeter!" deyip hepsini camdan dışarı �rla�! Bir dakika
sonra o mahcup sesiyle, "Çok özür dilerim. Seni çok seviyorum.
Neydi o kasetler, yenisini alalım" dedi. Babam beni gülmekten
öldürürdü. Ona hiç kızmadım, dargın kalmadım.
Yaz ta�linin denizden çıkar çıkmaz duş yapıp terlik giymek
olmadığını, manzaranın tadını çıkararak çardaktan bahçeye çiş
yapmak olduğunu öğre�. Denize girdikten sonra tuzlu kalmayı,
kumun üzerine yatmayı... Babamın develerle toprak ge�rerek
elleriyle inşa e�ği yazlığında yılanlar, kelebekler, kurbağalar,
kaplumbağalarla büyüdüm. Ondan doğanın masalsılığını öğrendim.
Bir gün çocukken, 'Indiana Jones' filmini seyrediyorduk. Harrison
Ford'un, karşısında saniyelerce kılıçla şık hareketler yapan
korkutucu bir doğuluyu eli cebinde izleyip, adamın ritüeli bi�nce
tabancasıyla tak diye vurduğu bir sahne vardır. Ben bu sahneye çok
güldüm. Ama o, sahnenin alt metninin Ba�'nın Doğu'yu
küçümsemesi olduğunu söyledi, bana bozuldu. "Baba sen de her
şeye böyle çılgınca şeyler yakış�rıyorsun. Bir ağız tadıyla film
seyredemedik!" diye çıkış�m. "İlerde anlarsın" dedi.
Babam kökünü hiç unutmadı. O bir Marksis�. Ama Atatürk'e de laf
söyletmezdi. "Hiç kimse kendi tarihinden kaçamaz. Benim babam
onun sayesinde matema�k öğretmeni oldu. Babamın mektupla
gönderdiği aritme�k çözümleriyle matema�k öğrendim. Adam
oldum. O başka bir şeydi" derdi. Kişisel tarihini bile kuramla
açıklardı. "Teori elimizdeki fenerdir" derdi.
Okuduğum her şeyin al�nı çizmeyi öğre�. Elimde kalem olmadan
gazete bile okuyamam.
Her şeyi, herkesin anlayacağı gibi söylerdi. Karmaşık, şık ifadelerle
yazılmış fikir yazılarından nefret ederdi. "En büyük faşist bunlar"
derdi. Seçkinci entelektüellerden uzak dururdu.
Ağır akan, zorlama sanat filmlerinden hoşlanmazdı. Hemen dudak
büker, birkaç dakika sonra horul horul uyumaya başlardı. Uyanınca
da yönetmene "Ananı eşekler kovalasın" diye bağırırdı. Bilginin
fe�şleş�rilmesine kızardı.
Babam bana Amerika'da Jean‐Jacques Rousseau'yu çocuklarını
terk eden sorunlu bir adam olarak tanıtan okulumun efsanevi
hocalarından birinin 'hıyar' olduğunu öğre�. Entelektüelin iyisinin,
yenilginin ne olduğunu bilen toplumlardan çıkacağını da... Ben de
zaman içinde o, Murat Belge, Mete Tunçay gibilerini, Amerika'da
pek göremeyeceğimizi anladım.
1...,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34 36,37,38
Powered by FlippingBook