ÜNSAL OSKAY - page 26

Sizinle sohbetleri nasıldı? Sizi nelere
yönlendirdi?
"Mesela boşluğa su atar gibi, tuvalete su
döker gibi, okumayın. Okumanın sistemi
olması lazım" derdi. Baba ben bunu okudum
ha�rlamıyorum derdim. Beni defalarca
uyarmış�r "belli bir konuyu kafana tak, onu
oku" diye.
Şunu da söylerdi; "İnsanların bir şeyleri
okuma yaşları vardır." Ben çocukken
babamın kütüphanesinin karşısına geç�m.
Lenin'in Aşk Haya� diye bir kitap seç�m.
Ne dedi bu seçime?
"Sanane" dedi. "Her şey bi� de aşk haya�
mı kaldı" dedi. "Yaşına uygun değil. Her şeyi
anlayabileceğin bir yaş var" derdi.
Edebiyata inandırdı bizi. Tolstoy oku zaten
Rus devrimini öğreniyorsun. O konuda bizi
iyi yönlendirdi.
Çınar Oskay: Roman�k anla�yor o sana ama
teknik yanı da var. Hikayelendirme olunca o
zaman oturuyor kafanda, kuru kuru
okuyunca olmuyor. Zizek'le söyleşi yap�m
mesela, felsefenin rock starı olarak anılır.
"Babam da Marksist bir akademisyendi. O
da esprilerle anla�rdı. Bu sizin bilerek mi,
doğal mı yap�ğınız bir şey" dedim. "Biraz
meto�ur bu" dedi. Öğrensinler, dinlesinler
diye. Babam da bunu kullanıyordu.
Dalya Oskay: Bilgilerini paylaşırsa, bir kişinin
bile aklında bir şey kalırsa, konuşarak her
şeyi değiş�rebileceğine inanıyordu. Örneğin
bana bir cümle söyledi. "Merak et. Kendine
karşı meraklı ol." Merak duygusu ve ha�zası
en önemli iki özelliği sanırım.
Çınar Oskay: Tabii. İnanılmaz detay anlatrdı.
Venedik'de bakır işçisinin o bakırı nasıl
işlediğini, hangi nehirden nasıl geç�ğini,
ordaki bilmem ne kabilesini detaylı bilirdi.
Ankara'ya dönelim..
O yıllarda babam sık sık kaybolurdu. Gene
hangi kitap bilemiyorum ama doçentlik tezi
olabilir, 1‐2 sene yok oldu. Gelir bizim kapıyı
çalardı. Bir keresinde karpuzla geldi. Bir
bak�k kapıda babam ve karpuz. Dedi ki
"Çocuklar ben sizi birkaç aydır görmüyorum
galiba." "İki sene oldu" dedik (gülüyorlar).
Özür diler, ağlardı. Kolay ağlayan biriydi.
Babamı affetmemek mümkün değildi, bir
şekilde affederdik. Benim ikizim Defne'yi
matema�k çalış�rırdı. Dünyada matema�ği
öğrenemeyecek biri varsa o da Defne'ydi. İş
kavga dövüşe varıyordu. Sonunda Defne,
"beni bir daha ders çalış�rırsan seni
geber�rim" dedi.
Bodrum'a gidişi nasıl oldu?
Ev çok kavgalıydı. Babam sonunda evden
kaçmaya başladı. Bodrum'a veya Erdek'de
kimsenin bilmediği köylere, deniz kenarına
gidiyordu. Fakat bodruma aşık oldu. Çünkü
Cevat Şakir'le ve İlhan Berk'le tanışmış. Bir
de Levent diye Bodrum'u yeni keşfetmiş
küçük bir oteli olan bir adamla tanışıyor. Ege
uygarlığına sardı o dönem. Tiyatro ve este�k
okumaya da başladı ve hep ilgi alanı olarak
kaldı. Ordan küçücük bir ev aldı kırık dökük.
Yarısı yapılı. Yine de aldı. Bütün kış para
birik�rip evin dört duvarını tamamlıyor.
Biz yaz ta�llerinde babamla bodruma
giderdik. Ben o evin inşaa�nda amelelere
tüp üstünde 2‐3 yaz yemek yap�m. Çınar
yeni doğmuştu ve Feryal Abla Çınar'ı alıp
1...,16,17,18,19,20,21,22,23,24,25 27,28,29,30,31,32,33,34,35,36,...38
Powered by FlippingBook